Hayatın tadına varalım
Hayatın tadına varalım
Daha yeni cep telefonu, daha hızlı araba, daha çok ayakkabı, yeni moda giysiler, daha büyük evler? Durmadan tüketiyoruz. Dünyamızın karşılayamayacağı kadar tüketiyoruz ve dünya bize yetmiyor ama başka bir dünya da yok.
Daha fazla tüketebilmek için zamanımızı, hayatımızı tüketiyoruz. Cep telefonumuzdan memnunuz ama yenisi çıkınca kendimizi almak zorunda hissediyoruz. Arabamız bizi istediğimiz yere ulaştırıyor ama daha hızlısını, daha güçlüsünü almak istiyoruz. Evimizde mutluyuz popüler bir sitede rezidans almak için için on yıllarca ödeyeceğimiz borcun altına giriyoruz. Satın aldıkça daha popüler, daha güçlü, daha güzel, daha cesur, daha mutlu olacağımızı sanıyoruz.
Yeni aracın 4×4 olunca mı dağlara çıkıp kamp yapacaksın? Daha pahalı kıyafetler giyince daha çok mu arkadaşın olacak? Rezidansta oturunca daha mutlu mu olacaksın? Her ay ödemen gereken faturalar arttıkça daha mı özgür olacaksın? Satın aldığımız ancak mutluluğumuza, yaşam kalitemize bir katkısı olmayan “şeyler” yüzünden her ay daha fazla fatura ödemek, daha az parayla geçinmek, daha çok çalışmak zorunda kalıyoruz.
Daha mutlu olabilmek için satın aldıklarımız, ödediğimiz borçlar, mutlu olamayıp daha çok satın almamız ve ödememiz gereken daha fazla borç derken hayatlarımız akıp gidiyor.
Daha çok satın alabilmek için daha hızlı yaşıyoruz, hayata yetişebilmek için kendimize ve sevdiklerimize daha az zaman ayırıyoruz. Zihnen ve fiziken daha çok yoruluyoruz daha mutsuz oluyoruz. Buna rağmen ne kadar kazanırsak kazanalım kazandığımız para yetmiyor. Daha çok çalışıyoruz, daha hızlı yaşıyoruz. Sürekli bir yerlere yetişmemiz, başka bir yerde olmamız gerektiğini hissediyoruz. Nerede olursak olalım sanki başka bir yerde olmamız gerekiyormuş, kaçırdığımızı bir şeyler varmış gibi hissediyoruz.
Gelin biraz yavaşlayalım. Yavaş yaşayalım. Satın almadan önce “Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Bunu alınca daha mutlu mu olacağım? Hayatımda ne değişecek?” diye soralım. Mutluluğu satın almaya çalışmak yerine bizi mutlu yapacak şeyler yapalım.
Sevdiklerimizle, arkadaşlarımızla daha çok vakit geçirelim. Yerel ürünler tüketelim, küçük esnafa destek olalım, sokaklarımıza sahip çıkalım. Köylülerimize çiftçilerimize sahip çıkalım. Sadece doğayı koruyalım diye tweet atmak yerine doğayı yaşam tarzımızla, gerçek hayatta koruyalım. Bozulunca atmak yerine tamir edelim, geri dönüştürelim. Giymediğimiz kıyafetleri bir kenara ayıralım ihtiyacı olanlara verelim.
Hem kendimiz hem başkaları için daha iyi bir yaşam kuralım. Durup bir soluklanalım, hayatın tadına varalım.
Sevgili dünya 7 milyar insanı sevgili ülke 75 milyonu kaldırmıyor bence hele İstanbul 15 milyonu hiç kaldırmıyor. Bilinçsizce çoğalmayı ve bilinçsizce tüketmeyi bir kenara bırakmalı geri dönüşüm konusunda çok daha hassas olmalı enerjiyi tutumlu kullanmalıyız.
30 yıl sonrayı hayal bile edemiyorum tüketen devasa bir nüfus işsizlikten kıvranan milyonlar.