
ÇENGELKÖY’DEN GİTMEK Mİ GEREKİYOR ?


Sevgili Çengelköy, Çengelköy gazetemizin bu ay ki sayısın da yine beraberiz, usta gazeteci Sn. Yalçın Soysevinç yönetimin de ve siz okurlarımız sayesin de, her ay giderek gelişen ve genişleyen Çengelköy gazetemiz, artık Çengelköy sınırlarını aşarak, köyümüz dışında da okunmaya başladı.
ÇENGELKÖY’DEN GİTMEK Mİ GEREKİYOR ?
Sevgili Çengelköy, Çengelköy gazetemizin bu ay ki sayısın da yine beraberiz, usta gazeteci Sn. Yalçın Soysevinç yönetimin de ve siz okurlarımız sayesin de, her ay giderek gelişen ve genişleyen Çengelköy gazetemiz, artık Çengelköy sınırlarını aşarak, köyümüz dışında da okunmaya başladı. Bu köşeden bu gelişme ve genişleme için, emeği geçen herkese teşekkürlerimizi bir borç biliriz...
Efendim, her şeyi yarım yaşıyormuşuz gibi geliyor bazen. Mutlulukların tadı hep damağımızda kalıyor. Başımıza gelen tüm felaketleri, iki gecelik gözyaşıyla dindiriyoruz. Çabuk unutuyoruz olup biteni ve bazen, hüznü yaşamayı bile beceremiyoruz. Çengelköy’den ayrılıp, güneye giden arkadaşlar, tekrar tekrar İstanbul’un yaşanacak bir yer olmadığını, mutlaka Çengelköy’den ayrılıp, o taraflara göçmemizi istiyorlar.
Oysa hayat, ardımızı toplayan, bıraktığımız yarımlarımızı eteğinin altına saklayan kıskanç bir kadın gibi bekliyor bizi. Biriken pişmanlıklarımıza son bir damla daha ekleniyor bağıra çağıra. O yüzden, en küçük hatalarımızla bile baş edemiyoruz zaman zaman. Hayat yüreğimize öyle bir sevda üflüyor ki boğazından, ciğerimiz, kalbimiz ve bize ait olan her şey ona koşuyor, kusursuz bir teslimiyetin en temel direği oluyor ruhumuz.
Sonra sönüyor ışıklar yavaş yavaş, sevdanın üzerine konduramadığımız tozlar, gittikçe daha da belirginleşen kara lekelere dönüşüyorlar. Geçiyor o ilk hevesler, o ilk öpüşler ve daha kaç ilkimize bulaşmışsa o kıskanç kadının nice eseri. Aklımızı esirgediğimiz gerçek yaşamın üzerinde, gömleğin kolundaki ikinci ütü izi gibi eğreti duruyoruz. Süzgecin altında bıraktığımız yarımlarımız, posasındaysa yaşadıklarımız kalıyor sadece.
Hayat, kıskanç bir kadın gibi, bir bir döküyor eteğinde bize ait ne varsa. İşte tam o anda, aklımızı çeliyor tüm gidişler. Çengelköy’den ayrılmalı mıyım? Bir sahil kasabası, bir orman, belki beş yüzyıllık bir çınarın yamacı, bir küçük tekne... Kendimizi boğan zincirlerden bir hırsla kurtulup ona varmak istediğimiz en uzak yere mi gitmeliyim? Sonra düşünüyorum da, bu saydıklarımın hepsinden fazlası Çengelköy’de de var.
Yıllardır yaşadığımız Çengelköy’den gidersek eğer, ardımızdaki yol ışıklarını da söndüreceğiz birer birer. Sanki içimizdeki fırtınalar bizimle gelmiyorlar ve o yüzden giderken acıda olsa gülümse diyor içimizdeki şeytan.
Anılarımız...
Hatıralarımız...
Dostlarımız?
Arkadaşlarımız ve Çengelköy’ümüz.
Ama en büyük aşklar, insanı en sevdiği şehirden kaçırtanlar değil ki, bunu göremiyoruz. Dünyanın en koca yükü bizim omuzlarımızda gibi geliyor, yalnızlık mengenesi bir bizi sıkıştırıyor tüm hırsıyla. Giderken, varacağımız o ıssız, o kimsesiz, o yabancı yerlerde, sadece kendimizin duyacağı çığlıklarımızı hayal ediyoruz.
Bugünlerde herkes, gitmekten bahsediyor. İşlerini öylece bırakanlar, sevgilerine özlem katmaya çabalayanlar, anlatmayanlar, anlaşılmayanlar... Herkes... Sevdiğim bir dostum, boğazıma kadar dayandı her şey, diyor. Aslına bakarsanız, İstanbul’da yaşamak gerçekten çok zor. Bir öğretmen veya bir kamu görevlisi "İstanbul’a tayinim çıkarsa yandım" diyor. Hele bir de evlendireceğiniz ya da okutmak zorunda olduğunuz, çocuğunuz varsa...
İster istemez şöyle düşünüyoruz. Kendimi Karadeniz’in yaylasına bir atsam, hatta telefonumu da burada bıraksam, sonra o hırçın denizime saatlerce bakarken, birazcık kopya çekip ona benzesem, hem aşkın özü sevdalık değil midir? Ben yine özüme dönsem... Sonra bir of çekiyor ki derinden, benim içim titriyor, ürperiyorum...
Başka bir dostum, beni de yanına alıp uzaklaşmak istiyor; sokaklarında tanıdık hiçbir yüzü görmesek, hatta orada sokak bile olmasa. İçtiğimiz sigarayı bile bulamadığımız minik bir kasabada, bisikletin üzerinde ellerimizi kocaman açıp rüzgâra kendimizi bıraksak!
Yüreğimdeki ’Çengelköy’den gidecek’ listelerim her gün daha da çoğalıyor. Kendimi o listede görür müyüm diyerek, açıp açıp yüreğime bakıyorum sürekli. Ne zaman karşıma çıkıp eteğini sallasa o kıskanç kadın, kendi kendime bir kez daha soruyorum: Çengelköy’den gitmeli miyim? Bu bana ait izlerlerle dolu güzel köyümden, her sabah gülümseyerek selam verdiğim komşularımdan, arkadaşlarımdan, dostlarımdan, kümeste bırakacağım tavuklarımdan, güzel horozum Şakir’den, baharından, yazından, ilk mezun olduğum okuldan, mor salkımların, erguvanların rengi, yasemin ve leylakların kokusundan, ailemin yattığı Çengelköy mezarlığından, faturaların arasından bulduğum sürpriz mektuplarımın emanetçisi posta kutumdan, çocuklarımızdan, her şeyden vazgeçip Çengelköy’den gitmeli miyim?
Oysa nasılda soğuktur otobüs terminali. Elinizde kahvenizle bir bankın üzerinde bekleşirsiniz. Bir yığın insan geçer önünüzden. Nereye gittiklerini hep merak edersiniz. Kimileri kendilerinden de büyük bavulları çekerler ardı sıra. Kimilerinin minik bir çantası vardır ama yanına kattığı o korkunç ıstırap hemen belli eder yerini. Kimileri, son bir umutla döner arkasına ve bekler gelmeyeceğini bildiği sevdiklerini. Ve otobüsün o ilk adımında kendinizi inandırmak için yinelersiniz ’gidiyorum’ ’ben gidiyorum’!
Kim bilir kaç kişinin kaderi değişmiştir o ilk adımda. Kim bilir kaç kişi, yol boyunca uzanan o beyaz şeritlere sizinle aynı anda dökmüştür geçmişini, anılarını, hatıralarını, dostlarını ve ilk aşklarını.
Bence gidişler, dönüşünüzü ’ben geldim’ dediğinizde sevinçle boynunuza sarılan sevdiklerinizle şenlendirmedikçe, bir anlam taşımazlar. Hani bana düşmez belki ama bence artık Çengelköy’den gitmeyiniz...
Belki biraz daha samimiyete ihtiyacımız vardır, belki biraz daha yalandan uzaklaşıp korkmadan yaşamaya, belki herkesin içindeki o şah olma duygusunun yerine birazda piyonluğun karışmasına. Her şeyi geride bırakıp, tekrar eski arkadaşlarımı bulmam lazım. Çünkü onlar bilirler benim gençliğimi, aşklarımı, dinamizmimi, oynadığım futbolu, yüzmemi ve 'Arap Kamil' denize atlamamı. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, 'Dost Dediğin, Sevilecek Biri Olmadığın Zamanlarda Bile, Seni Sevmeli'.
Bugün tekrar yüreğime bakacağım, elvedaların yerini merhabalar almışsa eğer, gitmemek için bir nedenim daha olacak ve ben o nedenden sımsıkı tutunup burada kalacağım. Savaşmadan, hesap sormadan, isyan etmeden...
Sadece ve sadece yaşamak için!
Çengelköy için, çocuklarım, arkadaşlarım, dostlarım, acı tatlı hatıralarım için. Ferforje Kadir'imi, Lüferim Semih im’in teknesi ile Kayhan’ım Çındemir’imi, Muaffak Nejat'ımı, Sadık'ımı, İpek Hüseyini'mi, Çelik Necmi'mi, Cumurcu Can'ımı, reaktif Nuri'mi, kodu mu oturtan Zekeriya'mı, sucukçu Mustafa'mı, boncuk gözlü Burhanı'mı, deli Vedat'ımı, çapkın berber Halil'imi, gazetecilerin kralı Yalçın Soysevinç'imi, Çengelköy Musiki Cemiyetin de ki korist arkadaşlarımı, alıp şöyle bir boğaziçin de dolaşmak için.
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş için. Üsküdar, Kadıköy, Beykoz, Kanlıca, Anadoluhisarı, Kandilli, Bebek, Arnavutköy, Beyoğlu, Beyazıt, Sultan Ahmet, Kapalıçarşı, Vefa, Küçükpazar, Tahtakale, Mısırçarşısı, Eyüp, Balat, Beşiktaş, Sarıyer ve en önemlisi, dolaşarak, gezerek, nefes alabilmem ve Çengelköy’de yaşayabilmem için.
Sağlıkla kalınız.
Hüseyin A. Tuna
T u n a c a n
KADIN HAKLARINI KORUMA DERNEĞİNDEN CESUR SAVCIYA ZİYARET
Kadın haklarını koruma derneği başkanı Avukat Hilal Gültepe Öztürk ve yönetim kurulu üyeleri ‘Yenidoğan çetesi’ davasının savcısı Yavuz Engin’e destek ziyaretinde bulundu.
KÜÇÜKSU RASATHANE SPOR, İSTANBUL UN GÜNDEMİNDE
Kurulduğu günden beri, sportif anlamda başarılı olmaya çalışarak, semtimize de yeni bir renk katan Küçüksu Rasathane Spor, altyapı kategorilerindeki başarılarının yanı sıra, 2.Amatör ligde de iddialı kurduğu kadro
ÜSKÜDAR’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN İMZA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİ
Barbaros, Mehmet Akif, Yavuzturk ve Selami Ali Mahallelerindeki dört ayrı parselde toplam 1.068 bağımsız birimden oluşan projelerin hak sahipleriyle kentsel dönüşüm sözleşmesi imzalandı.
BTP ÜSKÜDAR MADDE BAĞIMLILIĞI VE SANAL KUMAR UYARISINDA BULUNDU
BTP Üsküdar ilçe Başkanı Yunus Ballı ve yönetici arkadaşları Üsküdar’ın çeşitli mahallelerinde Madde bağımlılığı ve sanal kumar bağımlılığına dikkat çekmek için broşür çalışmalarına devam ediyor.
ÜSKÜDAR BAĞLARBAŞI KÜLTÜR MERKEZİ YENİ YÜZÜYLE KAPILARINI AÇTI
DEDETAŞ " 31 Mart seçimlerinden sonra görevi devraldığımız günden beri tahakkuk etmiş olan tüm SGK ve vergi borçlarını ödedik."
ÜSKÜDAR’DA OTİZM FARKINDALIK ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Üsküdar Belediyesi tarafından Otizm Farkındalık Haftası kapsamında “Farklılıklar Bize Renk Katar” sloganıyla etkinlik düzenlendi.
BOĞAZİÇİ ALEVİ KÜLTÜR DERNEĞİ GENEL KURULU YAPILDI
23 MART Pazar günü dernek üyelerinin yoğun katılımı ile saat 14.00 de başladı, katılan üyeler yoklama cetveline imzalarını attılar.
TÜED'den 2000 sonrası emeklilere intibak talebi
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED), emekli aylıklarında oluşan eşitsizliklerin giderilmesi için 2000 sonrasında emekli olanlara intibak yapılmasını talep etti.
ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANI DEDETAŞ, CHP’NİN CUMHURBAŞKANLIĞI ÖN SEÇİMİNDE OYUNU KULLANDI
Sinem Dedetaş: “Özellikle dayanışma sandıklarında yüksek bir katılım var, bütün ilçelerde takip ediyoruz. Örgütümüze tüm hazırlıkları için teşekkür ediyoruz.
ÇENGELKÖY BP PETROL OFİSİ OLDU...
Çengelköy de yılladır BP markası ile halka hizmet eden KARAKAŞ petrol şirketin Petrol Ofisine devredilmesi ile beraber artık yeni markası ile yoluna devam edecek.